14 Ocak 2024 Pazar

Bağlanmayacaksın

 Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.

“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.

Demeyeceksin işte.

Yaşarsın çünkü.

Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.

Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

Ve zaten genellikle o daha az sever seni,

Senin onu sevdiğinden…

Çok sevmezsen, çok acımazsın.

Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.

Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.

Senin değillermiş gibi davranacaksın.

Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.

Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.

Çok eşyan olmayacak mesela evinde.

Paldır küldür yürüyebileceksin.

İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,

Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.

Gökyüzünü sahipleneceksin,

Güneşi, ayı, yıldızları…

Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.

“O benim.” diyeceksin.

Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…

Mesela gökkuşağı senin olacak.

İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.

Mesela turuncuya, ya da pembeye.

Ya da cennete ait olacaksın.

Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.

Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,

Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.

İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak… 


Can YÜCEL.. 

29 Kasım 2023 Çarşamba

Ben..

 Ben, aynı şarkıyı 100 kere dinleme manyaklığı olan,

Sabah suyu yüzüne çarparken suyun bileklerden dirseklerine akmasına uyuz olan,

Buzdolabını açıp boş boş baktıktan sonra kapayan, girdiği kapalı bir mekanda ilk önce çıkış kapısının nerede olduğunu arayan,

Masaya oturduğu zaman ilk olarak ayaklarını koyacak yer arayan, küçükken radyodan kaset dolduran,

İki eli birden doluyken elektrik düğmesini burnuyla açıp kapayan,

otobüsü kaçırınca gurur yapıp arkasından koşmayan,

Yolda giderken kaldırımdaki karo taşların çizgilerine basmamaya özen gösteren,

Gülünmemesi gereken yerde gelen gülme krizinin verdiği haz ve acıyı birçok kez yaşamış olan,

Bir türlü insanlara güvenmemesi gerekirken her defasın da aynı hataya düşen,

Kazanmışlıkları ve kaybettikleriyle güçlenen bir insanım...

28 Ekim 2023 Cumartesi

Hayat böyle bir şeydi işte..

 Hayat böyle bir şeydi işte,

Vaktiyle,

Dünyayı versem yetmez dediğine,

Gün gelip,

Selam vermeye değmez diyorsun,

Bir zamanlar;

Tüm kalbinle sevdim dediğine ise,

Sudan bahanelerle veda ediyorsun...

Hayat böyle bir şeydi işte,

Vaktiyle;

Hiç terk etmez dediğinin,

Gün gelip,

Ardından bakıyorsun,

Artık kalmaz dediğini ise,

İhtiyaç duyduğunda;

Hep yanında buluyorsun.

Hayat böyle bir şeydi işte,

Yükseklerde iken düşüyor,

Yaz güneşinde ise üşüyorsun,

Her şey bitti derken;

Uzanan bir eli tutuyor,

Dayanamam dediğin yerde ise dayanıyor,

Kısaca önce kırılıyor,

Sonra kırıldığın yerden şifa buluyorsun.


Hayat böyle bir şeydi işte,

Rüya gibi, an gibi yaşıyor,

Sonra da yaşadıklarına şaşıyorsun.

Ömür tükenip yaklaşınca beden toprağa,

Hayatın ne olduğunu yeni yeni anlıyorsun.


İşte hayat böyle bir şeydi maalesef,

Sen gürültü patırtı içinde,

Farkına bile varmıyorsun...!

Farkındalık..

 Aslında ben değişmedim zaman içinde farkındalığımı geliştirdim...

Evvelden doğru öyle kolayca alınmaz kırılmaz küsmezdim. Yapılanların farkına vardıkça benim yapımda kendini güncelledi.

Artık küçük bir çocuk değilim.

Üzülünce küsünce kırılınca iki tatlı söze yada bir başı okşanınca normale dönecek...

Ve hiç bir şey olmamış gibi yine yüzünüze gülecek...

Ve artık o kırılmaz o küsmez darılmaz diyerek yaptığınız şeyler, sessizce kurduğunuz cümleler.

Önce beni kırıp üzüyor sonra sizi bendeki yerinizden ediyor...

Yani diyeceğim o ki, varsa bende beğenmediğiniz bir değişiklik hepsi size ait hepsi sizin eseriniz...!

26 Ekim 2023 Perşembe

Çok şey öğretti..

 Vaktiyle deli gibi inandıklarım oldu, bütün kalbimle güvendiklerim.

Tek bir kelimesine tüm dünyayı hiç sorgulamadan karşıma alabileceğim insanlar oldu.

Kendime öyle çok zararlar verdim ki. Aslında en büyük pişmanlıklarım da bu yüzden.

Çünkü en büyük hayallerim kocaman bir balon gibi sönüp asla toparlayamayacağım hayal kırıklarına dönüştü.

Öyle dağıldı ki yüreğim, yeniden derleyip toplamam zaman aldı. Şimdi bakıyorum da geçmişe; en çok ben savaşmışım, direnmişim.

Tek yara alan, tek kaybeden yine ben olmuşum. Meğer ne yaşadıysam bir şizofren gibi kendi kendime yaşamışım hepsini.

Her şeyi kendi kafamda büyütüp kendi yüreğimde katlanmışım.

Geçmiş bana çok şey öğretti.

Artık herkese hak ettiği gibi davranıyorum ve hiç kimsenin zaafımdan faydalanmasına izin vermiyorum.

Herkes layık olduğu hayatı yaşamalı. Çünkü aksi taktirde ne yaparsan yap olmuyor, hiçbir şekilde bir yere varamıyorsun.

Bazen geriye çekilmek de zafer kazanmak demektir.

Çünkü yüreği çöl olana çiçek açamıyorsun..

24 Ekim 2023 Salı

ATIN GİTSİN..

 Can Yücel ne de güzel söylemiş...


Kulpu kırık fincanları,

Zayıflayınca giyerim’ kotunu,

Son 5 aydır giymediğiniz kıyafetleri,

Arka balkona tıkıştırdığınız, bir gün yüzünü yenilerim pırıl pırıl olur dediğiniz o sandalyeyi,

Dibi kararmış tencereyi,

Taşındığınız hangi evden kaldığı, hangi kapıyı açtığı artık meçhul olan o anahtarları,

Sırf genç ve güzel çıkmışsınız diye yanınızda o hiç sevmediğiniz tiple poz verdiğiniz fotoğrafı,

Çekmecenin dibindeki müzik kasetlerini


ATIN

Ohh bir ferahlayın bakalım. Tamam mı?

Şimdi ihtimalleri atın.

‘Olacaktı, son anda olmadı’ları atın, olmamış işte.

Takılıp kaldığınız o günü,

Düşünüp durduğunuz o lafı.


ATIN

Küstüğünüz için uzun zamandır görmediklerinizin aklınızda kalan son görüntüsünü,

Alındıklarınızın, gücendiklerinizin hiç umurunda olmayan o ‘olayı’


ATIN

O hiç beceremediğiniz yemeğin tarifini,

Kestiğiniz eski gazete küpürünü,

İçinizi kemiren o ukteyi


ATIN

Zamanı gelince yiyeceğiniz soğuk intikam yemeğini de dökün.

Soğuk yemeğin hiç tadı olmaz.

Cevabı olmayan soruları

Kaçırdığınız fırsatları

Atıldığınız işleri

Beceremediğiniz ilişkileri

Kişisel gelişim kitaplarını


ATIN

Arkanızdan konuşanları,

Önünüzü kapayanları,

Alamadığınız terfiyi,

Oturamadığınız evi,

‘Şimdiki aklım olsa’ları

Aldığınız en kötü karneyi,

Hatta en iyi karneyi,

Çalışmayan saatleri,

İşe yaramayan fikirleri,

Kaçan trenleri,

Zamansız yaşlandıran dertleri,

‘O gün’ olanları,

Halının altına süpürdüklerinizi,

Dolabın dibine iteklediklerinizi


ATIN

Bakın, ne güzel güneş çıktı.

21 Ekim 2023 Cumartesi

Kaybolan Vicdanlarımız

Nasıl da yalnızlaşıyoruz giderek..Nasıl da yabancılaşıyoruz birbirimize..Biz miyiz bu insanlar;

Bu konu komşu,

Bu arkadaş,eş dost,

Bu mahalle, 

Bu sokak,

Bu çoluk çocuk, ana baba,

Biz miyiz ?

Biz ne hale geldik böyle ? Mal davası, mülk davası derken, kardeşin kardeşle ölümlük olduğu.. Benlik, senlik kavgaları yüzünden yuvaların, Menfaatler yüzünden dostlukların bozulduğu.. İnternetti, televizyondu, hazır gıdaydı derken komşulukların unutulduğu.. Bırakın omuz omuza, göz göze gelmeye korkar oldu insanlar..

Sanırsınız ki parayla satılıyor küçücük gülümsemeler, günaydınlar, bir kuru merhabalar.. Herkesin burnu Kaf Dağı'nda, oysa herkes sadece bizim gördüğümüz kadar; Bilmiyorlar, başımızı çevirsek, hiç yoklar ..!

 Ne yazık ki miras karşılığı sevilir oldu ana babalar.. 

Ve yalan oldu gerçek sevdalar.. Eskiden bir bakıştan, bir gülüşten titrerdi yüreklerimiz.. Şimdilerde ise kızın fiziği, oğlanın para pul fizibilitesiyle doğru orantılı oldu sevgilerimiz.. Ne olacak sanki, iki gün gönlümüzü eğler, heyecanımız bitince de, yeni heyecanlara doğru çeker gideriz..

Kısacası öğütürüz biz;

İnsanı,

Aşkı,

Sevdayı,

Vefayı,

Dostluğu,

Arkadaşlığı öğütürüz biz...

Sanırım hep katkılı gıdalar yüzünden bunlar, 

Ya da internet mi acaba neden, belki de, giderek kaybolan vicdanlarımız...Öğütüle öğütüle un ufak olmuş insanlığımız..!